Anasayfaya Dön

ARAP CAMII

ARAP CAMII

Galata kentsel dokusunda beton bloklar arasinda, sivri külahli hayli yüksek kare biçimli kulesiyle hala fark edilebilen Arap Camii; Fetih öncesinden kalan Istanbul'un tek gotik kilisesidir.

Dördüncü Haçli Seferi'nde Kudüs yerine Konstantinopolis'i ele geçirmeyi yegleyen Katolikler (Latinler), 1200'lerin baslarinda San Paolo'ya adadiklari bir kiliseyi ve yanina Dominiken Mezhebine bagli bir manastiri Galata'da yaptirmislardir. Papalarin da yakin ilgisini çeken bu manastir ve kilise, bir süre sonra mezhebin kurucusu olan “San Domeniko”nun adinin da eklenmesiyle taninir: San Paolo ve San Domeniko

1475'te Fatih, kiliseyi camiye çevirterek vakfina katmistir. Yirmi yil sonra da, Ispanya'dan çikartilan Endülüs Araplarinin bir kisminin, çevredeki mahallelere yerlestirilmesinden sonra da Cami, “Arap Camii” olarak taninir. Cami'nin Araplara mal edilmesinin bir nedeni de, minareye çevrilen eski çan kulesinin 714'te Sam'da yaptirilan ünlü Emeviye Camii'nin özgün minaresini çagristirmasidir.

III.Mehmed ve I.Mahmud'un annesi Saliha Sultan ve II.Mahmud'un kizi Adile Sultan degisik dönemlerde Cami'yi onartmis; hünkar mahfili, sebil, çesme, sadirvan gibi ögeler ekletmislerdir. Özellikle Saliha Sultan'in yaptirdigi onarimdan sonra Cami'nin iç düzeni, mahfillerin, mihrabin barok ahsap tasarimlariyla hayli degismis, teatral bir görümün egemen olmustur.

1913-1919 yillari arasindaki kapsamli onarim sonucu yapi yeniden büyük bir degisime ugrar: Avlu duvari yikilir, Cami genisletilerek yeniden yaptirilir. “Arabesk” bir son cemaat mahalli ekletilir. Döseme altinda kalan yüzü askin Latin soylusunun mezar taslari müzeye tasitilirken, mihrabin yanindaki “Mesleme'nin Çilehanesi”, “Arap Baba Merkadi” ve çevrede sahabelere ait olduklari ileri sürülen birkaç kabir de Arap kimligini daha güçlendirerek vurgular. Yapi her ne kadar büyük ölçüde Islamlasmis (Osmanlilasmis) ise de, dikkatli bir göz, çok az da olsa gotik geçmisini belgeleyen birtakim mimari ögeleri fark edebilir.