Anasayfaya Dön

GALATA KULESI

GALATA KULESI

Fetih'e kadar iki yüz yili askin bir süre boyunca hemen hemen bagimsiz bir Ceneviz sömürge kenti olan Galata'nin birkaç kez büyütülen kentsel savunma sistemindeki yirmi dört kuleden ayakta kalabilen tek ve en anitsal olani bu kuledir.
1350'de II.Murad‘in destek ve yardimi ile yapimi tamamlanabilen, Bizanslilarin Megalos Pyrgos (Büyük Burç), Cenevizlilerin Torre di Cristo (Isa Kulesi) olarak adlandirdiklari dev boyutlardaki (165 m çap, 68 m yükseklik) Kule Osmanli döneminde birkaç kez biçim degistirmistir.

Günümüzde ise 1830'larda aldigi biçimle korunulmaya çalisilmaktadir.

Fatih, bir yandan Galata'da kalan Cenevizliler'e görece bazi haklar tanirken, öte yandan da Galata'nin Türklesmesine girismis; bu arada geleneklere uyarak, Kule'nin üst kisminin 1.5 m kadar yiktirmistir. XVI.yy ortalarinda Kule, Türk yapimi, kentin diger kuleleri gibi sivri konik külahli bir Osmanli kulesidir artik. Kule, Kasimpasa''daki Tersane-i Amire'ye hayli uzak olsa da burada çalistirilan esirlere barinak, araç ve gerece depo olmustur.

XVII.yy'da Istanbul'u kasip kavuran yanginlardan herkes haberdar olsun diye Kule'den “kös” vurdurulmaya baslanmistir. Yangini gözetleyelim derken yüzyilin sonunda Kule'nin kendi de yanar. Sultan II.Mahmud'un emriyle dört tarafinda camli köskçükleri bulunan, içinde sofasi, divanhanesi, birkaç da odasi olan bir “cihannüma” yaptirilmistir.

XIX.yy baslarinda bu cihannüma da yanar. Kule'nin üst kismi bir kez daha yeniden biçimlenir: Kemerli, büyük pencereli bir sofa, onun üstünde çepeçevre bir balkonun gerisinde daha küçük kemerli pencereli olan bir çekme kat ve çok sivri, konik külahli bir çati.

1875'te rüzgar, o çok sivri külahi uçurunca, yerine çok köseli, iki küçük katçik yaptirilarak; çirkin bir görünüm kazandirilir.

1960'li yillarin ortasinda yaptirilan çok kapsamli bir restorasyonla Kule çagdaslastirilmistir. 2000'li yillara girilirken Kule'nin bir kez daha yenilenip, daha agirbasli islevler edinip, korunmasina çalisilmaktadir.